29 Aralık 2009 Salı

Seni Alsam yanıma diyorum, terketsem kendimi.Bu o kadar kolay ki...Neden olmayacağını bile bile ,yapamayacağımı bile bile gurura itaat edip seni terketmem gerekli sevgili ?Zerrem inanmıyor seni ardımda bırakabileceğime, yaptıklarının açıklamasını yine yaptı yüreğim beynime.Beynim"Suçlu " dedi, aklım "asla"...Benim de hatam vardır elbet, bir şans daha verelim ona...Tüm jokerlerini kullanmışsın meğer bu oyunda sevgili.Sona gelindi.Artık kalbe şans vermeye yüzüm yok, Aklı atamam ya bu bedenden,öyleyse bir kez de onu dinlemeli.Beynim de "son" a dair sahneler gezinmekte, hep üzgünsün, hep...Kaybettin ya sevdiğini, yada kalp yine avutuyor kendini..."Sevse yaparmıydı bunca şeyi ?"Lanet olası aklın sorusuna bu kalp birkez de cevap verebilseydi, birkez de kalbi haklı çıkarabilseydin sevgili...Belki bu yollara hiç düşülmezdi.Olmadı, kalbinde 3.şahıs olabildim, bazen de bir çoğula dahil kişi...Giderken , şans dile bana sevgili...Kürkçü dükkanım olmasın, "biz"i oluşturamadığın yüreğin...Bana şans dile sevgili, Aklım haklı çıksın...

23 Aralık 2009 Çarşamba

Unut beni...

Unut ,bana dair ne varsa bildiğin unut.Aklından çıkar sana olan düşkünlüğümü,karanlıktan korktuğumu unut mesela...Sana yazdığım şiirleri, söylediğim şarkıları unut.Kurduğumuz düşü yapım aşamasındayken bırakıp kaçtım ben sevgili,Düşlediklerimizi unut.Düşür aklının uçurumlarından beni, as yada kalbinin tam orta yerinde sallandır.Sonra geç karşıma yak bir sigara...Unut beni...Ne sen beni anlayabildin ne ben seni.Sen benim sana olan aşkıma aşıktın ben se sana sevgili...Unut beni...Aklında değil kalbindeydi benim istediğim yer unut beni sevgili...

SAYISAL SAÇMALAMA... :)

Bir ondalık sayı kadar eksik hissetmeye başladıysan kendini yada bir asal sayı kadar yalnızz...Bir sessiz harf kadar başkalarına muhtaç belkide...Kendini kendinden başka herşeye benzetir olduysan yada...Tüm cümlelerin eksik tüm cümlelerin yarım...Yüklemler bile sırt çevirdiyse sana,Hızlı gitmiş demektir bedenin ruhundan yada sürükleyememiştir beden gittiği yerlere ruhu kimbilir!!! Bildiğin tekşey aynadakinin bile sen olmadığı...İçinde kaybolan bi gece, gecenin içinde küçük bir kız yalnız gezinmekte...Biliyormusun korkuyla inatlaşmanın faydası yok,en güzeli uyumak.Uyu sen korkma...Ruhun yetişir nasılsa sana...

KUMBARA...

Şimdi sen,İçimden dökülenler için banamı kızıyorsun sevgili? Oysaki kalbim senın kumbarandı.Sen ne sunduysan onu biriktirdi!!!

GÖLGE MASALI...


Kulağına çok masal fısıldanmış bir çocuğun yaşamda bocalaması gibi benimkisi...Çok inandım yada çok aldandım varlığına, yokluğun tökezletiyor ruhumu,bocalıyorum.Güneşe çok bakmanın sersemliği belkide, sarhoşluğu...Önümü göremiyorum.Biliyorum senden başka renklerde var hayatta ama şimdilik ben yalnızca en son gördüğümle, yani seninle aklımı oyalıyorum.Gölgem oluyorsun bazen sürekli izliyorsun beni, biliyorum seni unutmamı istemiyorsun.Bazen sesim oluyorsun bazen nefesim, hayatı genzime tıkayıp herşeyin içine sıçıyorsun

"AYRI-LIK"


Ayrılık bir yabancının gözlerinden yerleşmişti gözlerine.Gözlerin bu kez uçsuz bucaksız maviler değilde; karanlık, dar sokaklar sunuyordu önüme.Gözlerin ne kadar benimdi oysa,şimdi hiç değmemiş gibi ruhuma...Sonra sözlerine yerleşti ayrılık, ilk bana ait kelimelerini eksiltti dudaklarından, sonrası daha fena...Dudaklarının bıraktığı alevler yok artık, yerinde buz kırağı ...Ruhunu,bedenini, bana ait, benim sandığım ne varsa ele geçiriyordu ayrılık!En kötüsü ise kurulmuştu kalbine, hemde bana ait baş köşeye...Artık kalbinde bir yerim yok,ömründe,geleceğinde....Bize dair geçmiş zaman cümleleri kuruluyor şimdi.Ve zaman kavramı şimdilik yalnızca benim ruhumu altüst ediyor sevgili.Sen "Doğru bir karar verdin!" Öyle değilmi...Ben ansızın kapı önüne konmuş bir kiracı çaresizliğinde belki, yada yuvadan erken düşmüş yavru kuş, ama geçicek...Zaman, bana şimdiki zamanda gösterdiklerini sana gelecek zamanda göstericek sevgili...İnanıyorum, birgün senınde beni özleyeceğine inandıkça,özlenmek için gitmek gerek diyorum, ve yola devam ediyorum.Kendimce yolu çekilir kılıyorum kimbilir. Seni şimdi bitmek bilmeyen bir hesaplaşma bekliyor sevgili...Ayrılık, beni yendi.En sağlam sığınağımdan etti beni.Şimdi gözlerinden sızdığı bedenini talan edicek...Bir sabah uyanıcaksın mesela, herşey çok yolunda, Sen yine uyku mahmuru,yataktan kalkmak istemez gibi ama mecburiyetlerinin farkında...Bir duş alayım diye girdiğin banyo da ayna beni sorucak sevgili.Gözlerinin içine baka baka...İlk gözlerinden sızmıştı ayrılık unutma...Sonra, öptüğünde bir kadını dudakların buz kırağı,kalbin inleticek ruhunu" Bu o değil, bu o değil unutma"...Başka bir ten'de benim kokumu duyduğunda mesela, burnunun direkleri sızlayacak sevgili,canın yanıcak,geçmiş zamanda canım yandığı gibi...Bitmedi sevgili, bir sinema salonunun girişinde usulca kavradığın el,elini yakıcak,ateş avuçlarında,aklında bir isyan bandosu " bu o değil,bu o değil"...Ayrılık senın aklından sızdı aslında aramıza, sen kuş olmaktan istedin sevgili, bense senın hayatında köklü bir ağaç...İkimizde istediğimiz gibi olabildik aslında...Ben kök saldım hayatına ve gitmek can yaktı,yeni bir toprak bana yeni bir hayat sunamazdı.Sen bir solukluk kondun belki dallarıma,öyle ya gökyüzü bekliyordu seni, bak uçmak nasılda yordu seni, şimdi boşuna bakma başka bir ağaç yok senın hayatında...

BAVUL...


Bir yaşamı sığdırıp içine , katlıyorum usulca yüreğimin kuytusunda kuruttuğum nemli hatıraları.Olmazsa olmazı olduğun bir yerden bir fazlalıkmışcasına kaçmak...Kaçarken memnun olmadığın yanını da yanına almak, Belki bir uçurumdan belkide bir luna parkta bir tahteravalliden aşşağı atmak...Yapıcakların sana kalmış,yapabileceklerin...Dahası koca bir ömür yanlız sana kalmış... iki kişi zor dolduruyordun bir zamanlar oysa!

Uzun soluklu bir aşkın ardından yanlız kalmak yada soluksuz kalmak, tabirlerin sana kalmış, seçimlerin...

Topla tüm eşyalarını,en basitinden terliklerini al kapı önünden, nevresimleri değiştirmeyi unutma mesela...Ha birde not bırak en dokunaklısından, içine oturacak cinsten hani..."Yatağın yönünü bari değiştir sevgili, olurki aklına düşerim bir gece vakti,yanında başka bir ten, başka bir koku...Yatağın yönünü bari değiştir sevgili..."

Yapabileceğin herşeyi yap giderken, çünkü ne yapana kızılır ne yaptırana.Ayrılıkta adettendir aslında...Tek kişilik bir hayat bırakırken ardında Giden can yakmak ister, Kalan unutmak. Son kez dokun kelimelerinle bir zamanlar aşık olduğun ruha, öp gözlerinden , iyi dileklerini sun kalbinin bi köşesinden ve hava kararmadan çık yola...Akşam olunca yanlızlıklar dolaşır şehrin sokaklarında...Korkma... ayrılık bu, ölüme hazırlar ruhu, ne kadar çok ayrılırsan o kadar az korkarsın yaşamın sonuna yaklaşmaktan.Hadi hava kararmadan çık yola.Hem şimdi hemen gitmicek yüreğinden, o bir süre daha orada...

Aşk üzerine...

Aşk ruhu başka bir bedene emanet etmektir belkide...Ve hiçbir zaman iyi bakılmaz ruha gönderdiğiniz yerde.

.

Küçücük bir nokta nasılda bitiriveriyor kocaman bir cümleyi...

7 Eylül 2009 Pazartesi

YAZ,TUZ BUZ...


Zehir zemberek bir tat kalmışsa dudaklarında ve uyandıysan en tatlı uykundan...Memnun değilsen gördüklerinden ve kalbin küsse halen aklına,neye yarar uyanışın en tatlı yaz uykundan.Gözlerine çöken yağmur bulutu kalkmak bilmediyse, ömrünün artık her mevsimi çetin bir kışa dönüştüyse hadi kaldır gardırobundan sana o yazı hatırlatıcak giysilerini.Ama baş köşesine as mutlaka o yeşil çiçekli saç bandını...Bir vapur seyahatinde hani, denizin köpüklerine bulanmıştıda sevdiğinin alnı silivermiştin.Onu sakla özenle bir köşede arada tak saçlarına gönlünün kırgınlığını alsın biraz...İnsin dudaklarına sahte bir gülümseme!!!Sonra ört kapılarını, dolabında erzağın olsun mutlaka.Çetin kışlar bekliyor seni. Ve son kez gülümse güneşe, perdelerini kapatırken.Öyle ya tüm yaşananlara şahitlik etti o...Başın öne eğik hafif bir yenilmişlikle uzan yatağına ve zamanın geçmesini bekle! Uzun uzun düşün sonra neyi nasıl mahvettim diye...Tamam de,Kabul!!! Dediklerinizin hepsi doğru!!!Beceremedim, abla olmayı, evlat olmayı yada bir sevgili...Peki ya siz...Kumdan yaptığım kaleleri yıkıp giderken bir tufan gibi, avuç avuç kumları doldurdunuz gözbebeklerime... Öfkemede kulplar takın hadi,kurun kurcalayın...Ben biraz uzanıcağım müsadenizle...Üzerimde bir yaz yorgunluğu, Malum önümüz kış ve uzun bir kış beni beklemekte!!!

28 Ağustos 2009 Cuma

Yağmur bulutu...


Gözlerimin karanlığını iki damla gözyaşıyla akıtarak gündüzü oturturum sandım belki gözbebeklerime...Hani yağmurun ardından açarmış ya hep güneş! Ben hep böyle avuttum kendimi...Geceler geceleri kovaladı, sağnak yağışlarım hiç dinmedi sevgili.Git istedim gözlerimden,git.Ardındaki aydınlığı istedim belkide...Oysaki bir bulutmuş gözlerim sevgili...Siyah bir yağmur bulutu! Ağladım, ağladıkça gözlerim tükendi.Şimdi sensizlikte hayatın bana sunduğu tek renk zifiri!!!

("),(...),(.)


Ben seni hep (") tırnak içinde yazarken sevgili, sen beni hep başkalarına iliştirdin!İşte bundandır sana kırgınlığım.Senin kurduğun cümlelerin hiçbirinin öznesi olamadığımdandır belki. Gidiyorum sevgili üç noktalar sunarak.Sen hep bıraktıklarımızın devamı var sanıcaksın belkide, oysa yarım bırakıp gidiyorum ben. Uzun bir çabanın ardından sana sunacağım tek şey noktadır belki.

14 Ağustos 2009 Cuma

Aptalın Masal'ı...


Çok güvenipte yol arkadaşına dökmediysen yollara ne ekmek ne de taş!!! Aklının en ücra köşesinden bile geçmediyse geriye dönme fikri, gözün kapalı düştüysen onunla yollara ve yolların sonu çıkmaz sokaksa...Bulamadıysan onu ne sağında ne solunda kimseye kızma!!! Bilki Çikolatadan evler beklemiyor senı ormanın karanlıklarında, cadı yada büyücüde arama hiç boşuna!!! Kör bir çift göz ara bedeninde cadı diye, bedene yapılan büyünün hesabını dön sor yüreğine!!!Nedenlerin dönsün aklının koridorlarında, o dönmese bile sana!Sen asla yapayalnız bırakma kendini karanlık bir ormanda.Tamam yollara taş dökmedin, umut ektin belki ama hiç bir iz kalmadı geride!!!Bir kutup yıldızı bul kendine yada karınca yuvalarını izle...Çık karanlıktan kurtar kendini.Sonra bir dere kenarında çıkar kalbini, koy bir taşın üstüne...Yüzleş belkide!!!Söyle ona sana masallar anlatmayı bıraksın, senı avutmayı...Bugün ormanda kaybetti belki seni...Yarın belkide ruhunda!!!

kukla...

özgür kuklalar...Hareketsizlik pahasına iplerini kopardılar! Yaşammı karşıladı onları peki? Yoksa ölümümü kucakladılar!!!

3 Haziran 2009 Çarşamba

SEKSEK yada TEKSEK


Senin çizdiğin sınırlar içinde oynamaktan usanıp, taşımı atıp elimden ,bırakıyorum bu sekseği sevgili.Öylece, aniden, üstünkörü belkide...iki ayağımıda sağlamca yere basıp, yol alıyorum hayatından. Bir daha dönmeyeceğim, dizlerimi kanatan, tek taraflı umuda gönlü esir tutan bu oyuna...Bedenimde baktıkça hatırlayacağım izler var bu oyuna dair; ama bu seni özleyeceğim anlamında değildir. Elimden geleni yaptım diyebileceğim ben, benden bu kadar. Sonra sen uzunca bir zaman silmeyeceksin çizgileri, belkide daha da daraltacaksın.Öyle ya döndüğüm zaman yaptıklarımın bedelini yüreğimde bedenimde çeksin. Ama unut sevgili, bu küçük kız oyun bahçesini terketti.Asfalta çarpmaktan dizlerini, yoruldu belkide...Pes etti.
Bir akşam, karanlık bir akşam yine yapışmışken betona ağlarken sekseğinin başında silinmeye başladı çizgiler, gözyaşları büyüttü küçük kızı. Hayat, ayaklar yere sağlam basarak yaşanmalıydı.Bu küçük kız büyüdü ve gidiyor.Kendine yeni öyküler, yeni hikayeler yazacak sevgili. Artık senın anlattığın masalları dinlemiyor. Oyunların yordu çocuk ruhunu, olmazsa olmazlarınla senı ardında bırakıyor. Çok değil bir yağmur sonra, çocukluğundaki anılardasın artık, unutma!

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Babama...

Bana sonsuz kanatlar sunarken sen, hep uçabileceğimi, istersem yapabileceğimi söylemiştin.Ve her defasında hayata gülümsememi...Çardağın altında uzanınca dizlerine, gökyüzü bana ait sanırdım. Bütün bunların sahibi benim! Gücüm herşeye yeter. Yüzümdeki gülümsemeyi almaya yetecek bir gücü henüz keşfetmemiştim.Meğer sen bana güldüğün için ben bunca zaman hayata gülebilmişim.Yüzün yoksa karşımda, benim aynada bir aksim yokmuş baba...Şimdi kanatlarım kırık ve biliyorum ki yeniden uçacağım ben, sen gözlerini açtığında.. Ama acele et olur mu? Uçmayı öğretmiştin sen bana, yerde ayaklarımın üstünde fazla duramayacağım ben.. Şimdi arada bir duvar, ardında sen, önünde ben...Kimse bilemez içerdekinin kıymetini, gülüşünün kimleri iyileştirip kimleri ısıttığını, elindeki huzurun kokusunu mesela kim bilebilir ki ? O koca yüreğin bizi üzmeyecek ben biliyorum. Kaldığımız yerden devam edeceğiz.Bir solukluk aranın ardından...Bu kez ben tutacağım elinden...Rollerimiz değişti!

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Saçma...

Hayat, genzimde yarım kalmış bir cümle...Herkes aşk acısı sanıyor paylaşmak istemediklerimi, kim bilebilirki benim paylaşmadıklarım yaşam sancısı! Tek bir bedende iki ruh sürekli savaş halinde biri mutluluğun kıyılarında yüzüyor, birine mutsuzluk prangalar sunmuş...Hiç bir zaman tam olamıyor! Ne diğerini bırakabiliyor, ne de yoluna devam edebiliyor.Önümde yollar, yanımdaki koltuk yine boş! Tek başına iki ruhla, başedilmiyor.Hayat sunuyor, ruhlar beğenmiyor! Çabamı...Herşey için çok daha fazlası gerekiyor.Cam kenarındayım yine , aralanmış cam, rüzgar gözlerimde...Sevdiğim bir şarkı fonda...Mutluyum daha ne olabilirki, bir kuş geçiyor gökyüzünden, ruhumun biride onunla beraber gitti!
Bir elim bile bırakmış ötekini, sürekli yanımda kim olabilirki! Hayat ayırıyor, doğarken anneden, yaşarken ölümden, ağlarken gözyaşından, tek başına olmayı öğrenmelisin diyor belkide...Ve ne hikmetse gene tek başına olmak en çok zorumuza gidiyor! İnsan kendine sırt dönmüş, asla yüzleşemiyor! Aynanın karşısına geçtinmi hep daha güzel olma çabası daha mutlu olamayacağını yada olmak için çaba gerektiğini bildiğin içinmi...Uyku yerleşmiş gözbebeklerime gene kendi kurduğum düşlerle kendimi kandırıcam, sabah uyandığıma pişman olucam evet...Uyanmak işime gelmeyecek, uyumak ne güzel değilmi? Susmam lazım kelimelerimi belkide, içimde geçmeli bu konuşmalar kağıt kalem bile şahitlik etmemeli...Bana kalmalı bunlar, Yalnız bana ait olanları herkese ait kelimeler ne kadar anlatabilirki!

10 Mayıs 2009 Pazar

YENİLGİ


Sen hiç kendine sözler verip koyuldun mu yola...Başaramayıp da büküp boynunu döndünmü aslına...Senin hiç bakamadığın oldumu aynaya...Kendi yazdığın masalda soyunupta kahramanlığa, avuçlarında koca bir boşlukla döndünmü ardına!

Hayata baş kaldırıp, yüreği ayaklandırdıktan sonra pes ettinmi hiç mesela! Güçsüzlüğünden utandın mı, ağlamaktan yada...

Ona tam herşeyi söyleyecekken, anlatacakken, gururuna esir olup, gönlünü uğrattınmı hayal kırıklığına! Yaşamın kıyısından tam ortasına atlayıp bir deli cesaretiyle, kolun kanadın kırık vurdunmu tekrar kıyıya!

Sen hiç ruhunu yataklara düşürüp bekledin mi baş ucunda, Tüm bu olanların sorumlusu benim dedin mi ona bin pişmanlıkla... Dilinde kelime yok anlamlarının sözcüklerde karşılığı yok, anlamsız kaldınmı hayatta...

5 Mayıs 2009 Salı

DeNiZ :(


Denizin renginemi kokusuna mı kapıldık bilinmez, bilinmez ama kapıldığımız kesin...O koca yüreğinde yer açar bizede deyip, koynuna salındığımız kesin! Arsız dalgalarıyla yorarken ruhumuzu, yanımdaydın ya sen,güveniyordum,emindim aynı anda kıyıya vurucaktık senınle ben...Sonra sen kulaç atmaktan bezince, denizin her damlasının aynı olduğunu sezince vazgeçtin! Kolun kalkmaz oldu,dilin konuşmaz,ha gayret demez oldun mesela...Dalgalarla boğuşmaz yada...Vazgeçtin! Deniz kendinden emin, ukala...Taşımadı seni, koca yüreğinde yer açmadı sana! Dalgaları aldı senı yanımdan, zamanından erken vurdun kıyılara!Şimdi kıyının birinde, kumun üstünde yatıyorsun boylu boyunca...Ben yorulmadım ama, vazgeçmedim....Her damlası aynı olsada yüzücem, ruhumda yorgunluk damlalardan kalma! Biliyorum sonunda bende vurucam bir kıyıya! Ama kıyılar görücem, dalgalar...Gözlerimde , yüreğimde sonsuz bir mavi olucak benim...Vurduğum kıyıyı maviye boyuyacağım!

29 Nisan 2009 Çarşamba

MeLeK

Her insan aslında bir melektir! Ta ki bir insan tarafından öldürülene kadar.Ne zaman ki öldüğü yerden dirilir, o zaman melekliğini kaybetmiştir.

Yarımm

Bir kız uzanmış boylu boyunca uyumakta...Yıllardır açmıyor gözlerini, prensim gelsin öpsün beni uyanayım tasasında! Farkında değil hayat geçip gidiyor, madem kaçırmayı göze alabiliyorsun hayatı kalkta bir el salla!

Bir çocuk dönmüş yüzünü duvara sayıyor şuursuzca! Ardını dönerse çocukluğunu kaybedeceği telaşında! Haberi yok, arkadaşları büyüdü, geçti gitti! Onu unuttular çocukluğunda!

25 Nisan 2009 Cumartesi

!!!ŞİZOFREN!!!


Sonunda hastalıklı bir sevgi büyüttüm içimde sana karşı...Bırak senın kabullenmeni, ben bile kabullenemedimki bu sevgiyi! Anlık bir duyguya, bir ömrü esir etmek hangi akla, hangi vicdana sığar? Bunları bana sorma sevgili...

Köklerini söküp atmalıyım belkide topraklarımdan, sana dair ne varsa yakmalıyım! Kimbilir belkide gönlümü nadas'a bırakmalıyım! Seni bir rüya, kendimi de bir uykusuz saymalıyım, Başımı yastığa koyduğumda senınle karşılaşmaktan değil, uyandığımda rüya 'yı gerçek, gerçeği kabus sanmaktan korkmalıyım!

Belki de kendimi sen sanmaktan, senı kendim sanmaktan kurtulmalıyım! Aynada senı görmekten vazgeçer belki aklım, gönlüm de ikna olur belki zamanla...Kimbilir sen tomurcuklarıma düşen bir kırağısın belkide, evet canımı acıtıyorsun, beni yavaş yavaş öldürüyorsun! Ama halen umutluyum, belki senden sonra daha güçlü dallar yetişicek gövdemde, her güneşe aldanıp ziyan etmicek tomurcuklarımı! Kimbilir belkide sen yoksun, Ben var sanmışım!

22 Nisan 2009 Çarşamba

ELMA MASALI...


iki yarım elma, karşılaşmışlar yolda...Biri yeşil biri kırmızı ama...Yeşil elma "biz senınle aynıyız." demiş kırmızıya...Kırmızı "ama nasıl olur ben kırmızıyım, sen yeşilsin,elma"...Yeşil "elmayız ama sonuçta...Biz bir bütünüz aslında." Kırmızı" tamam demiş haklısın belkide...Biz bir bütünüz seninle" Karar vermişler yolu beraber tamamlamaya, bütünler ya nasılsa...Ama yeşil elma bir kurt almış yolda aralarına, farketmemiş kırmızı, kurtu...Güvenip yeşil elmaya devam etmiş yoluna.Kurt yeşile olan sadakatinden yavaş yavaş içten içe oymuş kırmızıyı çürütmüş içini hiç farkettirmeden kırmızıya...Yolun yarısında kırmızı düşmüş kalmış yeşil elma sapasağlam ayakta, kırmızıya bakmakta...Kurtu farketmiş kırmızı...Ama ben güvenmiştim sana! Sen bir kurdu soktun aramıza, içten içe yedi beni yavaş yavaş, çürüdüm bak, sana olan güvenim felaketim oldu sonunda...Yeşil elma susmuş, ikimizde yarımdık sonunda, olmadı bütün olmayı başaramadık belkide tüm suç kurtta...Kırmızı " kurtta suç yok demiş yeşil elmaya, suç kurtun aramıza girmesine olanak sağlayanda" Yeşil elma yoluna devam etmiş,halen bütün olmak için yarımını aramakta...Kırmızıyı ise kurtun onda bıraktığı yaralar yüzünden hiç bir elma tamamlayamamakta..."

Garipseme...

Sesim silinmiş kulaklarından, artık sesim yok! Gülüşüm gitmiş gözlerinden, artık gamzelerim yok! Başka tenler başka kokular bulmuşsun kendine...Artık kokum yok! Yüzüm, hüznüm...Onlar da yoktur değilmi...Sen yeni sulietler yeni yüzler buldun kendine, benimkileri neden sildin peki? Silindim sevgili hayattan aynalardan silindim!


Yüklemleri ve nesneleri tarafından terkedilmiş bir özneyim şimdi...Yeni yüklemler yeni anlamlar bulmalıyım kendime!Bir an önce kurtulmalıyım belkide bu 3.tekil hallerimden ve yeniden " Ben " olmalıyım sevgili...Ruh'u bedene küstürmeden.
Bu sabah ben...Güneşe baktım sevgili, gözlerimdeki nemi kurutsun diye güneşe baktım! Artık sağanak yağışlarım bitti!

18 Nisan 2009 Cumartesi

SENDEN , BENDEN VE BELKİDE BİZDEN...


Hayatın bana sunduğu en güzel fotograf karesisin belkide...Dile gelmeyenlere fotograflar tercümanlık etmekte! Zaman sabitlensin istiyorum gözlerinde...Ama gözlerin karanlık sokaklar sunuyor önüme! Ben o karanlıklarda tek başıma yürümek istemiyorum! Yanımda ol, yarımda ol...Tıkanıp kalmasın sözcükler genzimde! Dile gelsin "aşk"...Yola gelsin belkide...

Hayat başkalarını sunmasın bize...Yüreklerimiz tüketsin içindekileri! Kelimelerimiz ihanet etmesin yüreklerimize! Kokun kokuma karışsın, fotograflar yaşananlara şahitlik etsin artık, gizlenenlere değilde...

Hayatın bana sunduğu en güzel fotograf karesisin işte...Sana bakmak, sana doymak, senınle yollara koyulmak istiyorum! Yüreğin ses versin yüreğimdekilere! Sesimiz olsun, kelimelerimize ses olsun! "Sen"i kaldır aradan, bende "Ben"i...Biz olalım artık! "Onlar"ı hiç düşünmeden!

7 Nisan 2009 Salı


Ben seni çok seviyorum ama gitmem gerekiyor diyorsun! Sende kalamam...Sahte gözyaşlarını çıkarıp sakladığın yerden beni onlarla vuruyorsun! Terkeden sensin teselli bekleyende, bu hakkımı bile elimden alıyorsun! Üzülme diyorum sana vardır bir hayır! Hem sen eminim ki elinden geleni yapmışındır!

Ben böyle olsun istemedimler sıralıyorsun ardarda, kendini haklı görmek istiyorsun, öyle derken bile sesin benden yana! YALAN SÖYLÜYOR! diyor içimdeki ses inatla...Vazgeçiyorsan eğer vardır bir sebebi...Ama her yürek cesaret edemez söylemeye yüreksizliği!

Olsun diyorum, hakkında hayırlısı...Sen kal burda, yollar benim yaramın ilacı! Sonra o yolda tamda seni aklamışken aklımda, cebinden düşmüş mektupları görüyorum, başkasına yazılmış! Dilinden sevda sözcüklerini duyuyorum, başkası için ses verilmiş! En kötüsü ne biliyormusun! Ona giderken benim sevdiğim şarkı dinlenmiş!

Şimdi sen benim sevdiğim şarkıları onamı söylüyorsun! Söylesene sen bir damla gözyaşına bile değmiyormusun!

Yola giderken insan özler ya geride bıraktığını, bil artık yol nereye giderse gitsin içimde ne özlem var sana dair, ne sevgi...Yoksun gözümde!Düştün Bitti!

6 Nisan 2009 Pazartesi

Üç kişilik bir aşk'sa bu yaşanan sevgili...Ben ancak 3.tekil olabiliyorum değilmi!!!

3 Nisan 2009 Cuma


Aynı doğrunun üstünde, aynı yöne gitmemiz neye yararki...

Farklı zamanlarda çıkmışsak yola ve aynı hızda akıyorsa hayat biz hiç kavuşamayız ki sevgili...

HaYaT


Kurdum kurcaladım, düşündüm düşledim...Yüreğime umut tohumlarıyla, sonsuz hayaller ektim sonunda!

Evet evet dedim böyle olmalı, olacakta...Olması için elimden ne geliyosa yapıcam,yeterince çabalarsam eğer neden olmasın ki!

İnandım seslendirdiklerime, umutları yeşerttim yüreğimde!

Sonra bir bir tökezlemeye başladım düşlerimde...Önce sende yanıldım, beni yanılttın! Sonra hayatın farkına vardım. Onu hiç hesaba katmamıştım ki ben...İplerimi eline verdimi unutmuştum, kuklalığımı...Gizlendiği yerden çıktı hayat! Dur dedi DUR!

Sen ne istiyorsun bilmiyorum, ne diliyorsun...Ama şu bir gerçek ki sen dilemiyorsun, ben sana sunuyorum! Uzun uzun izledim seni, farketmeni bekledim beni! Ama sen herşeyi kendi elinde sandın, ellerimde olduğunun farkına inatla varamadın!

Şimdi şımarık bir çocuk gibi kendine masallar anlatmayı bırak, ve beni sakın yabana atma!

Ben iplerini ne kadar uzun tutarsam o kadar uzağa gidebilirsin unutma, sana ne kadar pencere sunarsam o kadar çok kavuşursun aydınlığa...

Seni yanılttığım için kızıyorsun, belki de küsüyorsun bana biliyorum! Tıpkı diğer yanıltanlara küstüğün gibi...Kendini ilk kendin yanılttın unutma! Başkalarının kanatlarıyla gökyüzünde yer bulamassın kendine, kendini kandırma...Aç gözünü var farkıma! Masallar kitaplarda olur, boşuna arama hayatta!!!

30 Mart 2009 Pazartesi

...VeDa...


Saat kulesinin önünde ayrıldı kadın ve adam...
"Kendine iyi bak." dedi adam.
Kadın tabi ki dedi, bakarım sende bak olurmu...
Adam son birkez konuşmak istedi
Sonra vazgeçti!
Kadın son birkez duymak istedi
Adam vazgeçti...
Yağmur şahitlik etti tüm bu olanlara!
Hiçkimse çaba göstermedi!
"Gitme"lere asla ses verilmedi.
Herşey gönlünce olsun söylendi bir çift...
Gönülleriyse ikisinide kaile almadı
İkisine de inanmadı...
Herkes ait olduğu yöne gitti!
Rüzgar ikisine de eşlik etti
Adam bir sigara yaktı,
Kadın iki damla gözyaşı akıttı
Aynı gökyüzünün altında
Devam ettiler yaşamaya...




DEV!

Varlığına inanmıyorum, yokluğuna da...En önemlisi sanada! Seni ben büyüttüm içimde, kalbimi dev aynan sandın, en kötüsüyse kendini de dev...

Şimdi yaşadığın hayal kırıklıklarının sebebi olduğum için üzgünüm! Aynaya baktığın zaman aksine kızma...Sen hep o kadardın aslında!

...


Aynı gökyüzünün altında usanmadan oturuyorum ! Seninle beraber çekip gittiler diye kızmıyorum yıldızlara...Senden yana çıkanlara! Sana bile kızgın değilim, gücün buna yetiyordu senınde! Herkes cesaret edemez kalıp yüzleşmeye!

Aynı gökyüzünün altında oturuyorum ben hâlâ...Olanların sorumlusunu aramıyorum, bir katili yada! Gidenin yasını tutmuyorum yada...Anlamaya çalışmıyorum, hak vermeyede...Sadece devam ediyorum kaldığım yerden hayata! Sen şimdi umursamazlığıma şaşıyordursun, anlam veremiyor, öfkemi dizginlediğimi sanıyorsundur!

Hayır sevgili...Düşüncelerin aslında kalbinin tesellisi! Ben sıramı savdım, şimdi sıra sende! Umursanmazlığı ve değersizliği hissediceksin iliklerinde...Hissettikçe değerini görmek için arayıp bulucaksın beni, bakıcaksın gözlerime; ama nafile! Hükmün yok artık, gönlümde yada gözlerimde! Aksini sildim ruhumun aynasından, şimdi içimde kör bir aydınlık,siyahımı ardımda bıraktım,seninle...Sense bundan sonra birilerini benim seni sevdiğim kadar sevmek için çabalayacaksın, umutsuzca ve şuursuzca, sevdikçe kendini akladığını sanacaksın! Daha hiç birşey bitmedi sevgili...Sen daha gölgenle dövüşüp, aksinle konuşacaksın! O bile olmayacak senden yana...Gözlerin mesela, her baktığında hatırlatacak beni sana,"Küçük bir kız kayboldu diyecek bu karanlıklarında"

YENİ UYKU, ÖLÜM...


Duydunmu huzurum, ben dün öldüm! Ağrısız, tasasız, anlık...Bir koca ömür sevmiştim ya seni, bir solukta nasıl terkettim bende bilmiyorum! Sana dair kaygılarım yok artık şükür ki sızılarım da...Hatta umrumda bile değilsin.Bende şimdi yeni bir telaş var, bilinmeyenin merakı...Öyle ya ben ezberlemiştim sana dair ve bana dair olanları.Uzun bir uykudayım şimdi, aslında uyandım da denebilir!Gözlerim açıldı diyeceğim ama aslında kapandı.

Sağıma yatırdılar beni, bilmezler ki bu kız sağına yatmayı hiç sevmezdi! Hayatı erken bıraktığımın tasasında herkes, ben senden sonra kaldığım yerden devam edemedim ki...

Bunun içindir pes edişim, pılımı pırtımı toplayıp gidişim.

Şimdi sen kaldığın en güzel yerden devam et hayatına...Bir daha hiç bu kadar çok sevilmeyeceksin unutma!



24 Mart 2009 Salı

SESsiz


Bir zamanlar kulaklarına fısıldadıkların, başkalarında ses bulmaya başlamışsa...Hatır gönül kalmamışsa ortada,Zerrelerini bile zerrelerine ayırmaya kalkmışsa,hiçkimseye kızma...

Gözyaşlarında gemiler yüzdürülüyorsa, senin hüzünlerin başkalarının çocuk gönlüne balon olmuşsa kimseye kırılma!

En çok kendin yaraladın kendini ! Öğrenemedin yaralarını göstermemeyi...Şimdi neye öfken, neye kinin...O bıçağı onun eline tutuşturan sen değilmiydin ?

Hadi kalk, Tut elinden kaldır kendini.Yine düşürdüler bak seni...Sırt üstü hemde! Koca bir set oldu senin masum kelimelerin, sinsice durdu arkanda ve bak tepetaklak etti seni!

Yeter artık yeter! Hiç susmayacaksın değilmi!!!

21 Mart 2009 Cumartesi

SİTEM

Ben...Ben senin için zamanı geldi toprak oldum sevgili...Toprağın ağaca olan sadakati gibi...Kanımla canımla besledim seni!

Peki ya sen...Ya sen sevgili...Ne zaman zoru gördün, benden vazgeçtin! Yaprağından vazgeçen dal gibi...

19 Mart 2009 Perşembe

...MEKTuP!


Şimdi sen bu mektubu aldığında, nereden çıktı şimdi bu seneler sonra diyeceksin.İçindeki anlamsız telaş gözbebeklerinde son bulacak.Anlık da olsa yüzüm gözlerinin önünde belirecek, bana duyduğun sevgi ve öfkede kalbinde...Ama biliyorum, unutmuş olmayacaksın beni, sadece alışmış olucaksın yokluğuma...Pek de aldırmayacaksın!
Ben giderken demiştin ya hani; gitme kaybolucaksın! Kayboldum baharım, hiçkimsenin hiçbirşeyi olamamak yordu beni, kayboldum...Seni haksız çıkarmaya çalışırken, haklılığın yaraladı beni...Zaman geldi aklımı kaybettim zaman geldi kalbimi...İkisini bir bedende zaptedemedim.Pişman olucaksın demiştin ya hani...Pişmanım baharım pişmanım şimdi!


Dönmeye yüzüm yok, hakkımda...Biliyorum baharım! Sen bana kapılar açtın, ama ben...O kapıların ardına duvarlar ördüm! Olmaz seninle dedim, yapamam! O kadar çok kıymetli hissettim ki kendimi senın yanında...Sonunda senı kendime layık görmedim! Beni kıymetli kılan senin bana yüklediğin anlamlarmış, bilemedim.


Şimdi cümleleri tarafından terkedilmiş bir kağıt gibiyim! Anlamsız, boş...Senden sonra anlamlarımı yitirdim!


Sen bir baharmışsın sevgili...Gülüşün ise baharımın güneşi! Bu serseri kalp zamanında bunları hiç bilmedi,bundandır ki dile getiremedi...Şimdi sanadır tüm gözyaşlarım sevgili! Yağmur olsun baharıma!Zamanın seni haklı çıkardığını, beni yanlız bıraktığını hiç unutma !








SOKAK LAMBASI


Ben bir sokak lambasıyım senin için sevgili...

Senin kendine ördüğün duvarlar zaman geldi seni karanlığa sürükledi!

Kendi aydınlığımı bölüştüm, karanlığına ışık oldum.

Ama duvarlarını aşamadım, ben hep o duvarların dışında kaldım.

Çok söyledi bir arsız kelebek...

Tüketme kendini, o senin farkında değilki...

Zaman mı haklı çıkardı onu yoksa sen mi bilmem!

Ama sen başka ışıklar,başka aydınlıklar bulduğunda bile kendine

Sokak lamban birgün olsun seni terketmedi!

Ben bir sokak lambasıyım sevgili...

Varlığımı farketmen için,

İlla karanlıkmı çökmeli?

18 Mart 2009 Çarşamba

...RÜZGAR...


Ben seni çok sevdim sevgili, benim binde birim kadar sevmeyenler geldi aldı seni...

Seni tüketmeye çalışırken içimde,tükettim kendimi...

Sana dair iki damla gözyaşım vardı yüzümde,

Onu da az önce rüzgar, bana layık görmedi aldı!

Şimdi hiçbirşeyim yok sana dair,

İçim tuhaf...

Rüzgar pişman, aldıklarından...

Ama gururlu, geri vermiyor baksana,

Gidemiyorda yanımdan,

Saçlarımı okşuyor usulca,

Üzülme Ben Varım der gibi...

Hep senden dinlediğim o şarkıyı

Şimdi rüzgar söylüyor bana sevgili...

Hayat ne tuhaf değilmi...

Ben seni çok sevdim!

Rüzgarsa beni...

RenKLeriN MaSaLı...


Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...

Bir gün'ün batımında, iki uzak şehirde,

Kör bir kız ile genç bir delikanlı yaşarmış!

Zaman geçmiş, yollar akmış...

Genç'le kız denize yakın bir yerde karşılaşmış.

Delikanlı kıza denizi anlatmış, ama herkes gibi değil...

Delikanlı kıza mavi'yi anlatmış!

Kızın siyahlarının yanına mavide yerleşmiş...

Kız mutlu, kız umutlu... denizin kokusunu ilk kez renklendirmiş!

Sonra delikanlı kıza kırmızıyı anlatmış...Sonra yeşili...

İlk kez karanlığını gökkuşağıyla süslemiş!

Zaman geçmiş renkler tükenmiş!

Kız delikanlıdan öğrendiklerini insanlara anlatmaya başlamış...

İnsanlar şaşkın, kör bir kız bunları nasıl bilirmiş!

Kız ona bunları delikanlının anlattığını söylemiş...

Söylemiş ama nafile...

Adı çoktan çıkmış büyücüye...

Birgün birgece almışlar evinden kör kızı,

"Sen büyücüsün" diye...

Götürmüşler çok uzaklara,

Atmışlar bir kuyunun dibine!

Çok zaman sonra duymuş delikanlı...

Kör kıza olanları!

Meğer kendi dünyasındaki aydınlık kıza sunduğu bir karanlıkmış,

Yada bir başkasının renkleriyle yaşanmazmış!

Renklerin bittiği yerde karanlık başlarmış!


17 Mart 2009 Salı

...Şimdi BEN...


Şimdi ben, öznesi sen olan cümlereriminin ağırlığından kurtarıyorum seni...Çok zaman sonra, bir sokak arasında,bir yabancının kokusunda, ben gelicem aklına! Öyle pat diye, durduk yere...


Aklının gönlüne ve bana söylediği yalanların bir bedeli olmalı değil mi?Sonra sen gönlünün aklından aldığı intikamla bölüneceksin...Bir yanın kokuyla gidicek...Çok yıllar öncesine.Bir yanın, hani sana akıllar veren yanın kalıcak yanında... uğraşıcak seni teselliye...


Teselli edicekler seni, sen istemiştin bu gidişi...Sen göndermedin mi gideni...Sana sorular sormadı diye kızma, cevaplar mühim mi? Nasılsa onuda bir yoluna koymuştur senin bir yanın, sana akıllar veren o yanın!


Hiçbir şey bırakmadığımı sanma, yada hiçbirşey götürmediğimi...Kalbine sor bakalım, neler kaldı neler eksildi ?


Şimdi ben gidiyorum sevgili... Belki yıllar sonra da senin öbür yarın...

16 Mart 2009 Pazartesi

KoRKMa SeVGiLi...


Hiçbir yol çıkmaz sana bilirim.Bundandır ki her yol aynı...Nereye saptığı önemli değil,nerelerden geçtiği...Biliyorum ya ben, yolların sonunda sensizliğin beklediğini!


Şimdi yeni bir sensizlik kuracağım kendime, içinde sen olmayan! Yokluğun varlığını unutturmalı bana, yaşanmaz yoksa...Kelimelerimi aldım hayatından tüm susmalarım armağan sana...Sesim yok,soluğum yok,elim kapıda...Ayak izlerimde silinir zamanla,kulaklarından sesimi illa ki alır zaman korkma!


Şimdi ben senin bana öğrettiklerini hayatla paylaşıcağım...


Korkma sevgili,dönmen dileğim değil artık.Dönme de...Varlığına gücüm yok, inancımda!Olduğun yerde kal,korkaklığınla...Bense artık hayata koşullar sunmaktan vazgeçtim, senden de...Hiçbir alışkanlığını değiştirme karşına ben çıkarım korkusuyla...Bana dair ne varsa toplayıp gidiyorum,sana dair olanları götürdüğümü sanma...Ben gittikçe sana ait olanlar dökülecek gönlümden...Ve bir sabah uyandığımda belki yastıktaki iki damla gözyaşında olucaksın belkide küllükteki bir çift izmaritte...Ama eminim sevgili ben senın korkularında olucağım...


Hiç kimsenin seni bu kadar çok sevememesinden korkacaksın, birgün senide senin beni bıraktığın gibi bırakmalarından korkacaksın, mutsuzluktan korkacaksın...Sen korkularınla yaşarken, ben bu korkuları tüketmiş olucağım...


Şimdi ben, "biz" den beni alarak yoluma devam edicem...Biliyorum ki benim canımı acıtan "biz"di...Korkma sevgili, sen de birgün korkularını tüketiceksin!

6 Mart 2009 Cuma

...GüNeBaKaN...


Ben bir günebakanım sevgili, Seni güneşim bildim.Sense beni peşinde sürükledin,yelkovanın peşinde bir akrep gibi kısacık bir an olsun istedim, senınle olan...Ben bir günebakanım sevgili, seni kıblem bildim.Sense beni hiç bilmedin!

Yoruldum senın peşinde savrulmaktan,kavruldum! Rengimi kaybettim,rengimden oldum,renginden aldım.

Ben bir günebakanım sevgili,güneşinden yorulan...Olgunlaşan! Anladım güneş yar olmayacak bana...Eğdim başımı toprağa,bekleme artık dönmem yüzümü sana...Anladım ben artık toprak "YÂR" bana...

5 Mart 2009 Perşembe

ZaMaN


Zaman şefkatli bir refakatçi gibi dikiliyor başımda..."Ben geçicem, akıcam ve sana unutturucam." tesellileri mırıldanarak kulaklarıma, beni derin bir uykunun koynuna teslim ediyor.Uyuyorum...Uyanıyorum.Zaman geçiyor.

Ne kadar da olmuş gideli diyorum,galiba unutmuşum.Sonunda başardım diyorum!Suratımda aptal bir gülümseme...Savaş kazanmış komutan edası...!Kendi kendimi kutluyorum.Sonra tam bu kutlamaların ortasında, bir köşe başında, bir yabancının suratında tamda gamzesının çukurunda sen beliriyorsun.Yine yeniden ne yaptıysam kendı adıma, mahvediyorsun!




<3 <3 <3

Aşk diye bir sarhoşluk yok! Koca bir yalan...Kendine en büyük kötülüğü yapar bu yalana körü körüne inanan...Ayık olmanı insan, Aşk kapıdan girince,Aşka ayık yakalanmalı...Yoksa ayıldığında emin olamaz insan, yaşananlar gerçekten yaşandı mı? Yada yürek yine kendi kendini mi kandırdı...

Salıncak...


Sen bir çocuksun sevgili...

Aşkım ise sana ancak bir salıncak!

Biliyorum.Bu hoyrat çocuk birgün sallanmaktan bıkacak.

Hiç bilmeyecek, kırılmak pahasına onun çocuk gönlünü eğlendirdiğimi...

Hiç bilmeyecek; korkum kırılmak değil,onun eğlencesinin yarıda kesilmesi...

Aşkım sapa sağlam bir dal gibi,beklicek seni çocuk!

Sen vazgeçene kadar vazgeçmicek.

Biliyor ama gönlüm! Bu çocuk , salıncağını terkedicek!

Peki sen biliyormusun çocuk?

Nereye gidersen git, ne yaparsan yap...

Aşklar geç, şehirler geç...

Çocuk gönlün bu salıncağı hep arayacak!

18 Şubat 2009 Çarşamba

Parmak KIZ...


Avuçlarının arasındaki parmak kızın birgün tüm bu olanlara isyan bayrağını çekip, bir dev'e dönüşebileceğini hiç tahmin etmedın sen...

Bundandır ki beni bırakmadan, başka kadınlar, başka bedenleri sevdin! Çoğul aşkların oldu senin...Bölük pörçük sevgine kimseyi inandıramadın.Onca aşkını toplasan bir bende ki aşka ulaşamadın!

Sana sevilmeyi hissettirdim ben,belkide ilk kez tanıştırdım.Tatlı tatlı yayılınca bedenine,"Beni daha çok sevin, beni daha çok sevin!" nârâları yerleşti diline...

"Nasıl olsa parmak kız hep sever beni..." dedin.

Bana ait bir bedende salındılar arsızca...Anlamlarını yanlız benim bildiğim izler bırakarak acıttılar canımı...Tarağımda saçlarını bıraktılar bazen, bazende teninde kokularını...

Şimdi yerimi başkalarına bırakarak gidiyorum. Sana "Ben" olamayacak başkalarına. Yaptıklarını görünce gözbebeklerimde, aralandı avuçların...Parmak kız sessizce olanları izlediği avuçtan düşerken yada atlarken olacaklara razıydı."Sen kendini bitirirken, Sensizlik korkutamazki beni... " dedi.Benim de gidebileceğimi hiç düşünmedin değilmi...Yazık ki varlığımı gidişim farkettirdi.Üzgünüm aşkım, Parmak kız Masal'ını terk etti.

Lanetli bir gözyaşısın belkide....Gözlerimden düşüp, yanaklarımdan süzülen...Ve Lanet olası dudaklarımdan tekrar bedenime geri dönen...Gider gibi yapan ama gitmeyen.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Deli Saçması...


-"Düş bitti, Hoş geldin." dedi bir deli...
"-Ben buraya bir düşten düşmedim." dedi diğer deli.
"-Düştün ya sonunda, nasıl olduğu önemli mi ?" dedi bir diğer deli.

Bir deli anlatmaya başladı...
"-Ben..." dedi, "- Ben çok ünlü bir komutandım, çok büyük savaşlar kazandım ama küçük bir savaşta darmadağın oldum.Ordumu da aklımı da kaybettim."
Kahkahalarla güldü bir deli...
-"Bakma sen ona , bugün komutan olur, yarın yine deli..."
-"Sen...Sen neden düştün."dedi bir diğer deli...

Hasta bakıcı fırsat vermeden delilere konuşmaya başladı;

-Rahat bırakın kızı...Kendini şiir zannediyor.

"-Ben bir şiirim..." dedi genç kız...Ben bir şiirim,Şairi başka dizelere aşık bir şiirim,Kelimelerim yandı...
"-Ben bir şiirim..."dedi genç kız...Şairimin kaleminde kalan,dizeleri bile olmayan...Ben onun yazdığı en güzel şiirim, ne yaşandığını anlamanız için beni okumanız yeterli, ben onun şiiriyim..." dedi ve sustu.

Gözlerinden süzüldü kelimeleri...

Cam kenarına geçti bir deli...

-"Dünyanın sonu geliyor,gökyüzünü bile bölmüşler." dedi.


Güldü bir deli...Sustu bir deli...

Nokta

Dilimde sana dair o kadar çok cümlem var ki söylenecek...Bir nokta çıkıpta durduracak diye çok korkuyorum.

9 Şubat 2009 Pazartesi

Tahteravalli...

Tahteravallinin iki ucundayız seninle... İki kişiden biri mutlaka yerde...Hiç bir zaman ikimizi birden mutlu etmedi bu "Aşk". Sana yüklediğim anlamlar beni anlamsız kıldı yanında.. Sen havadaki taraf oldun, bense yerlerde. Sonra sana yüklediğim anlamlardan sıyrılınca sen, yada sana yüklediğim anlamları kaybedince ben, sen sevgisizlikle tanıştın. Ben havadaki taraf oldum, sense yerlerde...

Zamanın küçük bi anını paylaştık senınle...Çok kısa bir an kesişti hayatlarımız.Ama ne yazık ki bir tahteravalli de...Seni göklere taşırken beni yerlere indirdi, beni göklere taşırken bu kezde seni indirdi yerlere...

Sensiz benim bedenimin bir ağırlığı yokmuş meğer, Yazık ki sen bunu hiç bilmedin, yazık ki ben bunu sen gidince anladım.

6 Şubat 2009 Cuma

...KuYTu


Yüzümü ne zaman aldın benden, peki ya sesimi... Ne zaman geldin...Ne zaman gittin! Neden gittin...Hayatıma soru işaretleri takıldı...Yaşadığımın adı ne ? Sensizlik mi...Sessizlikmi...


Anlatacak aşklarım oldu benim, kurduğum sevda cümleleri...Şimdi onların hepsi sanki kalbimin karalama defteri...


En güzel cümlelerimin öznesi senmişsin meğer...


Anılar mı tıkandı soluk boruma senden sonra, hayat mı?


İçimde bir yerlere küçük bir çocuk saklanmış... Anlattığına göre sensizlik çok karanlıkmış.


Düşlerinde kurduğu hayal evi kalbine yıkılmış...Dinlediği ve inandığı tüm masallar tedavülden kaldırılmış....Binbir umutla beklediği, gözlediği yıldızı, bir başka kalbin dilekleri için kaymış...Şimdi bir süre saklanır kuytularda, belki yorganın altından çıkmaz uzunca bir süre...İlk acı nede olsa...İlk büyüme sancısı...Peki ya sonra?


Aksak bir yürekle devam eder yoluna...

...HoŞÇaKaLLL...


Gün batımında şehri seninle paylaşmaktan vazgeçicem...Senle yaşananları kamburum sayıp, sarıp sırtıma yol alıcam... Gittikçe alışıcam, alıştıkça kamburluğumdan sıyrılacağım.


Paylaştığımız evi temizliyorum şimdi...İzlerimi siliyorum ki kalanlar canına batmasın.


Bir cinayetin ardından delilleri yok ediyorum, az sonra evin kapısını çekip çıkınca, hiçbir delil kalmayacak ardımda...Bir AŞK öldü.İkimizde gözlerimizi kapadık, olanları görmedik ya , yaşamadık saydık.


Önceleri bir kadeh şarap alıcak yerini... Sonrasında da hüzünlü bir şarkı...Sonrası yok zaten...Sonrası yaşanamadı!


4 Şubat 2009 Çarşamba

...SANCI...



Kelimeler anlamlarını yitirmişse Ve artık duygularına tercümanlık etmeyi bırakmışsa cümleler, dilinden zorla koparılıp alınmışsa kelimelerin,harflerin ses vermiyorsa artık... Susmalısın belkide...


Gitmemesi gerekenler en önce koyulmuşsa yola, Ve hayatını paylaştığın insan bütünü sana bırakıp yol almayı tercih etmişse dur dememelisin belkide...


Yağmur yanaklarına emanet gözyaşları kondurmuşsa, sen gözyaşlarını cimrice kullanmayı bırakmalı ,ağlamalısın belkide...


Yalnızca ve yalnızlıkta gururun yanı başındaysa...Sebeb te o' dur belki olanlara...


Cesaretlendirip hayata sunduğun o küçük çocuğun elinden balonları alınmışsa, yüreğinde peşi sıra uçamamanın hüznü varsa...Elinde düş kırıklıkları yapışmışsa yakana ona masallar anlatmayı bırakmalısın belkide...


Hayat bir sancı olmaya başlamışsa,yerli yersiz kramplar giriyorsa kalbine, yeni bir doğum yeni bir serüven olmalı hayat belkide ...


Düştüğünde kalkmaya cesaretin yoksa, yırtılan dizlerini yamayıp pantolonunun yeniden koyulmuyorsan yola, sülietini yansıtmadığı için kızma aynalara, gölgen bedeninden büyükçe beliriyorsa yerde anlaki benimsemediğin için hayatı, benimsememiş hayatta bu korkak yüreği belkide...


Körü körüne bağlandıklarının yükünü taşımaktan usanmadıysan hala, köklerin sayıyorsan acılarını, yada hastalıklı dallarını budamayı inatla reddediyorsan bu son mevsimin belkide unutma!