29 Kasım 2008 Cumartesi

SürGünn...







Sen sırtını dönünce bana...Aklımda yüreğime sırt çevirdi."Artık sanada sevdanada güvenmicem, bakıcam başımın çaresine." dedi.Bense aklıma inat vazgeçmedim senden, o ne kadar uzağa götürürse götürsün bedeni...Ben her gittiğim yere götürdüm seni.

25 Kasım 2008 Salı

İsTaNBuL...


Artık salınmayacağım sokaklarında... Bakmayacağım denizine, ıslanmayacağım yağmurunda, ısınmayacağım güneşinde...


Aldanmıcam sana istanbul...Verdiğin loş umutlara kanıp yollara koyulmayacağım, yolların sonundaki karanlıklarda kaybolmayacağım.


Ben gidiyorum ya İstanbul, Sen iyi bak kalanlara, bıraktıklarıma...Toplayıp sana dair kırgınlıklarımı gitsemde kıymetlilerim halen senin sokaklarında salınmakta...


Sen açmadın ya bana o koca yüreğinde yer, bende artık seninle ufacık yüreğimi acıtmayacağım. Gidiyorum istanbul.Biliyorum ardımdan ağlamayacaksın...Sende bilki bir daha sokaklarına uğramayacağım.

DiLeK


Benim için gökyüzünde asılı bir yıldızdın sen...
Sana Bakıp binlerce dilek tuttum.
Ama sen, Onlardan biri için bile kaymadın.

Çocukluk İşte...




Çocukluk işte benimkisi...Başkasının elinde gördüğün bir oyuncak için ağlamak gibi bişey...Elde edememenin hüznü...Seni başkasının yanında görünce sızlanmalarım ağlamalarım ondan, içimde bir yerlerde ufak bir kız çocuğu gizli.
Çocukluk işte benimkisi...Yetişemediğinin ardından koşarken düşersin ya hani, dizlerin kan revan içindedir. Ellerinde bir acı...Yüzüstü yere kapaklanmanın sancısı...Uçurtmanın güzelliğine aldanıp sürüklenirken peşinden görmezsin ya hani yolun üstündeki engelleri...Öyle birşey işte...Masum bir aldanış belkide. Sonunda bana kalan yalnızca sızı...Senin ışığının etrafında dönen küçük bir ateş böceği gibi...Gülüşüne takılıp sonumuzu göremedim.Işığın kör etti beni.
Çocukluk işte benimkisi...Çikolata yerken eline yüzüne bulaştırırsın ya hani...Seversin ama yemeyi beceremezsin...Galiba seni sevmeyi de beceremedim, bu sevda elime yüzüme bulaştı.
Sen başkasını seviyorum dediğinde sana küstüm ya hani... Kızma bana! Çocukluk işte benimkisi... Senın yolunda koşarken düşmekten yoruldum, yüreğimde senden kalan yamalardan yoruldum...Çocuk gönlüme bu sevda ağır geldi.Sanada Sevdayada küstüm!

Seni Seviyorum...


"Seni seviyorum." dedi adam kadına... Ama nasıl ? Uyandığımda aklımda sen gece yatarken yine aklımda... Sesin dünyanın en eşsiz şarkısı, yüzün huzurun resmi...Kokun ise cennet bahçesi...

" Seni Seviyorum." dedi adam kadına...Uçsuz bucaksız, sınırsızca...

Adam konuştu kadın dinledi. Düşündü kadın adamın ona söylediklerini..." Sevgi değil" dedi sendeki "aşk değil." Sendeki küçük bir çocuğun yeni aldığı yada alacağı oyuncağına duyduğu merak, belkide tüketme hevesi...

Aşk ki sessizdir, içinde bir yerlerde kendini yer bitirir de lanet olası sözcüklere dökülemez. Asil dir aşk.Kendini ifade etmek için sözcüklere sığınmaz. "Aşk değil."dedi kadın senin anlattığın...Olsa bilirim , anlarım.
Aşk ki tüketti benim yaşama hevesimi. Yağmurlu bir günde dar bi sokakta bir çift gözün peşine takılıp terkedince yürek bedeni...Bir çift gözün esaretinde geçti koca bir ömür.Yürekten geldi sözcükler çoğu zaman, dayandı soluk boruma...İki çift lafa dökülmedi ama...Ama o hep bildi benim onu sevdiğimi, Aşkı sözcüklerle kirletmeyeceğimi bildi, sevdamın dilsiz olduğunu bildi.Gözleriyle söyledi bana beni sevmediğini...Başka birisinin aksi düşünce gözlerinin hayal odasına anladım gönül tahtında yer yoktu bana...Aşk dilsizdi.
Onu sevmek için hiçbir sebeb aramadım.Bir çift göz yetti...O' da başkasını sevmek için bir sebeb aramamıştı belli...Ayrılığa bir çift göz yetti.
"Sen Başkasını seviyorsun!" dedi adam kadına...Kadın; Sana birşey söylememe gerek yokki benim Bunu Anlaman için benim gözlerime bakman yeterli...

18 Kasım 2008 Salı

BİR UMUT...


Bugün kapıyı açtı bana ilk kez sensizlik...Karşıladı beni görkemli bir sessizlikle!



Evet...Hayatımı yanlızca bana bırakarak gitmişsin! Kendince hayatımdaki "sen" leri alarak.



Mutfak dolabından kupanı almıssın mesela...Gardrobundan kırmızı hırkanı...Kapı eşiğinden terliklerini almışsın mesela...Banyodan diş fırçanı...



Yastığımda kokun var ama halâ, çerçevelerde resimlerimiz...Gülüşün var mesela...Odalarda gizlenmiş.Göz kapaklarımda sülietin var halen her kapadığımda karşımda...İçimde kör olası bir umut var mesela...Sabahlara uyanışıma, telefonlara koşmama, camlardan bakmama, içimdeki senden vazgeçmememe sebeb...Bir umudum var halâ..."Ben unutmadım ya onu...O'da unutamaz beni kolayca..."

11 Kasım 2008 Salı

GüL




Bazen; gülün üzerine düşen bir çiğ damlasıdır yaşam!
Kayıp gider yapraklarından tutamazsın.

ZoRRR !!!


Günü geceye teslim etmek zor! Seni hayata...Sensiz sabahlara uyanmak zor, sensizliğin sancılarına katlanmakta! Seni Başka hayatlara uğurlamak zor, buna dayanmakta...
Giderken demiştin ya hani; Bensizliğin kör sancıları bir zaman sonra sana yeni bir hayat doğuracak. O hayatta herşey gönlünün dilediği gibi olucak. Olmadı...
Şimdi dilsiz cümlelerim var gidişine dair... Saçma sapan avuntularım.Hani bir zaman, ilk zaman şaşırırmış ya insan...Aynen öyleyim.Sensiz hergünüm maskeli bir balo artık,Hergün yeni bir maskem hergün yeni bir yüzüm! Sensizlik ilk yüzümü unutturdu bana.Senin yüzünü ise asla...

8 Kasım 2008 Cumartesi

aŞk...


Aşk gönlün çocukluğuymuş meğer;
ve Ben Artık büyümek istiyorum !